1 yorum KIRMIZI NEYİ KAPATIR?

- Safiyeee!
-  Kalktın mı kocacım? 




12 Ocak 2004 Belgin Yavuz
Motivasyon ibresi diplere vurmuş biri ne yapar? 
Makyaj diyen çıkar mı acaba? Hele de sabahın köründe. Akşam yapılıyor da sabah niye yapılmasın ki? 
Mühim olan hizmet ettiği amaç…
Önce bir yumurta ‘çıpıdı, çıpıdı’ diye çatalla güzelce çırpılır. Yok canım!  Ne yüze sürmesi, bu sadece konuşabilmem için birazcık ses makyajı. 
Bazen en kadın benmişim gibi geliyor. Başkaları bunu nasıl düşünmez hiç anlamıyorum. Sabahın köründe adamın ödü mü kopsun sesimi duyunca tabii ki biraz hileye başvuracağım. Kalın, kaba bir sesle günaydın kocacığım demek başka, incecik bir sesle günaydın kocacığım demek başka... Ben istemez miydim? Neyse, neyse... Şimdi ağlaşmanın hiç sırası değil. Bu yolunmuş tavuk görüntüsünden derhal kurtulmam lazım. Aman Tanrım şu halime bak... Tam yoluk da değil sanki yolmaya çalışmışlar da tavuk direnmiş gibi... Ee! Direnirim tabii, öyle çok hırpaladı ki dün gece... Güzel güzel sevse olmaz sanki. Ne yapalım canım,  kocam o benim. Döver de sever de. Hayır, dövse canım yanmayacak bilirim ki kızgın da ondan dövüyor! Ama benim aslanım öyle mi ya? Aaaa! iyi buldun kız, gerçekten aslan olsa herhalde böyle sever eşini, pençelerini geçire geçire. Hani ayı yavrusunu severken öldürürmüş ya, öyle derdi rahmetli annem. Benim ki de o ayılardan işte, güya seviyor.
Çabuk olmalıyım çabuk, dün gece sıkı sıkı tembihledi; “Sucuklu yumurta kokusuyla kalkmalıyım yataktan, ama sen sucuk değil parfüm kokacaksın “Olur canım görürsem söylerim” Kadınlık da zor zanaat yani.
Bir yandan da çilingir sofrası gibi kahvaltı, kenarı kırmızı çiçekli tabaklar, kırmızılı çatal, bıçak takımı, dar belli küçük çay bardaklarımız. Reçel kâselerine üç çeşit reçel koysam yeter herhalde… Yasemin zeytin… üf!  Bu yeşil zeytinin cinsi neydi Allah’ım... Her neyse işte... Hazır meyve suyu içiverse ölür sanki çok az zamanım kaldı... Daha makyaj yapıcam.
Annecim yaaa, çabuk çabuukk!!
Temizleme sütü pamuğaaa, sil,sil. Hıh.! Şimdi de toniiik, o kuruyuncaya kadar çabuk dişler fırçalansın. Nemlendiricini de süüür! Önce göz çevresine hortlak gibi beyaz far sürülür. Göz kapağına birazcık gölge biraz da rimel, iki fırça darbesi de allıktan, tamamdır.
Horlaması kesildi, ha kalktı ha kalkar artık. Allah razı olsun şu saç jölesini çıkartanlardan. Ocağın altını yaktım mı sucuk hemen kokusun salar.
  - Safiyeee!
-  Kalktın mı kocacım? Günaydın, hadi kokla gülünü de sucukları soğutmayalım.
 - Aferin kız, kıvırıcan sen bu işi, gel bakayım buraya gel, geel.
 - Yapma aslanım yaaa! Hadi kalk artık bak her şey hazır seni bekliyor.
 - Tamam tamam tuvalete girip hemen geliyorum.
 - Ooo! Pek de güzel görünüyor sofra, koy bakalım çayımı.
    Hiii!!! çay koymayı unutmuşum.
 - Şekerim önce portakal suyunu içseydin. Vitamini kaçmasın.
 - Yine unuttun diğmi çay koymayı haa! Bir boku beceremiyorsun , hay senden karı yapmaya kalkanın daaa..!
 - Vurma Hayri ne olur vurma, gözünü seveyim, bak her şey hazır sofrada,  şimdi çayı da koyarım iki dakikada olur, ne olur vurma.
 - Geçen sefer vurmadım diye oluyor bunlar, vursaydım şimdi unutmazdın, gel buraya, kaçmaa. Allah’ın ibnesinden karı yapmaya kalkarsan başına bunlar gelir işte, ne bilsin elin herifi çay koymayı. Zaten kurduğun sofrada da hayır yoktu, yok efendim gülümü koklayıp ta kalkaymışım yataktan. Kim ulan gül? Haa?  Sen misin? Şu saça başa bak, bir de makyaj yapmış sabahın köründe.


            İşte böyle kardeş... Komşuların dediğine göre bağıra bağıra bir iki cümle daha kurmuş, elimdeki ekmek bıçağı kıpkırmızı olmuştu en son hatırladığım. Hani kahvaltı tabaklarımızdaki çiçekler gibi. Hani çatal bıçak takımımız gibi. Hani bir gece önce çok sevdiği için giydiğim kırmızı külotum gibi.

1 yorum:

  1. derin bir iç çektim... kadınlık zor zanaat ama bu çetrefilli ilişkiler daha bir zor zanaat ne olursa olsun eninde sonunda bir kabullenemeyis var işte.

    YanıtlaSil