kecelerikacir.sopsy.com

İkinci kitap tavsiyem biraz torpilli çünkü bunu yeğenim yazdı:)) İrfan bugün 24 yaşında. 12 yaşında yakalandığı lenf kanseriyle mücadelesinden kazanan taraf olarak çıkmış aslan gibi bir evlat.

Yaşadıklarını, savaşını  bugün aynı durumda olan yaşdaşlarına ve ailelerine yol göstermek için kelimelere döktü.
Yaptığına inanılmaz saygı duyuyor ve onu çok başarılı buluyorum. Kitabını tavsiye edişim bu yüzden. 

''Ufukta ölüm var diyenler,
Yaşamı hiç tatmayanlardır.'' 

diyor İrfan.
Okumanızı şiddetle tavsiye ederim. 


''Her insanın içinden milyonlarca düşünce, nefret ve aşk geçer.
İçinden geçenlere dikkat et, içinden geçenler ile gerçeklik arasında
çok ama çok ince bir çizgi vardır. O kadar incedir ki bazen gerçekle
hayali karıştırırsın. Evren sen ne düşünürsen, sana onu verecektir.
Dikkatli düşün, nefretini düşüncelerinde bile yaşatmamaya bak.
Gerçek olma ihtimali, olmama ihtimalinden daha fazladır. Kuvvetli
beyinler için...''

kecelerikacir.sopsy.com

MS 2150

  “ Dua; insanın gerçekte hak etmediğini hissettiği veya elde edememekten korktuğu bir şey için kuvvetle yakarması biçimindedir. Gerçeğimizi baskın düşüncelerimiz biçimlendirdiği için, insanlar genelde dua ederek diledikleri bir şeye erişemezler; çünkü baskın düşünceleri onu elde edemeyecekleri yolundadır.” 

Thea Alexander'nın  
 M.S. 2150 si, uzun yıllar önce okuduğum ve tekrar tekrar okumaktan hiç usanmadığım, beni geliştirdiğine inandığım bir Makro Felsefe Klasiğidir. 
2150 nin muhteşem dünyasını, dünyamızın geçirdiği inanılmaz değişimi, insanlığın ulaştığı olağanüstü düzeyi ve hepsinin ötesinde son derece yüksek bir anlayışı anlatıyor yazar. 
Gelin siz de, bir gece uyku halindeyken geleceğin güçlerinin yardımıyla günümüzün mikro dünyasından, 2150 ‘nin makro dünyasına götürülen Amerikalı Vietnam gazisi, psikolog Jon Lake’in bu mucizevi, bilgi dolu yolculuğuna, bu vaat ve tehlike dolu serüvenine katılın. Kitabın sonunda kendinizi acaba bütün bunlar bir gün gerçekleşir mi diye soru sorarken bulabilirsiniz ve ümit ediyorum ki yaşamınıza uygulayabileceğiniz bir sürü makro felsefe üretebilirsiniz.

0 yorum YATAKTAN KAÇAMAZSIN

kecelerikacir.sopsy.com



8 Mayıs 2005 Belgin Yavuz

“Vücut hatlarını tüm ayrıntısıyla gösteren geceliğini giymiş bana doğru yürürken, yüksek topuklu terliklerini bir hamlede fırlatıp attı. Yüzündeki muzır gülüşle usulca üzerime uzandığında, arsız teninin yakıcı sıcaklığını iliklerime kadar hissettim. Pürüzsüz bedeni yılan gibi kıvrılırken, kısacık geceliğin yumuşak sateni tenimden adeta kayıp gidiyordu.”

0 yorum Şimdi okullu olduk

kecelerikacir.sopsy.com

Bir avuç küçük surat yıllar sonra buluştuk. 





Biz (35,5) Ankara İlkokulu 1970 mezunları - rahmetli Mesude Sezgin'in öğrencileriyiz











Şimdilik bu kadarız ama ikinci toplantımız çok yakında ve bu kez daha da artacağız.




Büyük toplantı öncesi, Çimen Amerika yolcusu diye ekstradan toplandık:)))


Bu da büyük toplantı öncesi buluşması. Bu kez Siren aramızda:)


7 Mart gecesi eşli toplanıyoruz ve neredeyse 30 kişiyiz:))) 




Harika bir geceydi, emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz.

Veee!! işte 3 Mayıs hafta sonu Kuşadası gezimiz. Bir araya gelmekten inanılmaz keyif aldık. En sevindiğimiz şeyse eşlerimizin de birbirleriyle bizim kadar güzel kaynaşmasıydı.














21 Mayıs Karşıyaka Güzel Sanatlar Parkındaydık....katılım gittikçe artıyor:))) Bu kez İkbal'le Benal de katıldılar aramıza:)







Sıra geldi Ekim toplantısına......




0 yorum Dost sofraları

kecelerikacir.sopsy.com

Yaş almanın en güzel yanlarından biri, gençken farkına varmadığım birçok şeyden keyif aldığımı keşfetmem herhalde. Meğer ben ne marifetliymişim ve ne çok severmişim misafir ağırlamayıJ)
Çalışma hayatı ve çocukları büyütme telaşıyla geçen gençliğin koşuşturmalı yıllarından sonra şimdinin sakin keyfiyle dostlar için hazırlanmış şık sunumlar var sırada. 
(Birlikte olduğumuz dostlar tarihleri hatırlarsa hemen ilave edeceğim:)))


Eski Dostlar; Gülkaynak ve Keresteci'lerle birlikteyiz:)) 

0 yorum BEN SEN'İM

kecelerikacir.sopsy.com



05.02.2005  Belgin Yavuz

O, köşelere sinip ağlarken özgürlük umudu kalmayanlar doyasıya eğleniyordu.   Masanın üzerindeki ucuz pastanın mumlarını üfleyen grup coşkuyla bağırdı. Mutlu Yıllar!
Sabah, aralarına katılan yeni tutukluyla birlikte kırk üç kişiydiler. 
Kırk üç çeşit kadın, kırk iki çeşit suç.
Kimi sahtecilikten içeri düşmüş bir bankacı, kimi namus uğruna elini kana bulamış bir genç kız, kimiyse öfkesine yenik düşecek kadar cahil bir katil. Ve suçsuz bir gardiyan…

1 yorum 2013 Keçeleri

Keçeyle tanışmam, basit ve son derece acemice yapılmış bir telefon kılıfıyla başladı ve zamanla hay! bulaşmaz olaydım dedirtecek bir bağımlılık halini aldı. 
Kızımın telefonu içindi ilki sonra dur arkadaşına da yapayım dedim, sonra aaa! çocuğum hep aynı kılıfı mı kullanacak, şu modelden de olsun bir tane daha, bir tane daha derken derken dokuz adet oluverdiler. Olsun varsın hediye götürürüm diye düşündüm ama bu kez de telefon ebatları geldi aklıma. En çok kullanılan modele göre kalıp çıkartmışken beş taneden aşağı yapılmaz diye düşünüp elliye yakın kılıf peydahladım evde. 
Kızım, “Anne aslında telefon kılıfı değil de Ipad için çalışmalısın” deme gafletinde bulununca, haydii bakalım o işe soyundum ama gözüm de bir yandan bardak altı ve yastıklarda:))) 
Her şeyin bir normali olmalı değil mi? Gördüğünüz gibi ben bunu beceremedim:)) 
İnternetten bulduğum her modele kalıp çıkartacağım diye gecemi gündüzüme katarak zaten var olan boyun ağrılarımı dayanılmaz hale getirip, "Hem keçe yaparım hem fizik tedavi görürüm" boyutuna getirdim. Çalışma odam koli koli malzeme dolunca, eli mahkum durdum ve işte o zaman aydım. Bu kadar keçeyi ne yapacağım?
Satayım.
Ne güzel bir fikiirrr!! 
Kime ve nasıl?
Dükkan açsaam.. Elemanı, muhtasarı, (Sahi bu muhtasar faslı hala var mı?) Eee! tatili de yok. 
I-ıh!
Konsinye verseem. Daha söylerken içim sıkıldı:)))) 
Pazara mı çıkayım? 
Eh! Ben de benzer bir şey yaptım zaten. Kermeslere katıldım:)(Ama yakında sanal tükanımı açıyorum bilesiniz:)))))
Saint Joseph ve İzmir Fransız Kültür Derneği’nin düzenlediği kermeslere katıldım.
Sattım mı sattım ama bu kısmı çok önemli değildi. 
Esas olan, belli bir yaştan sonra yaptığın şeylerin kendini keşfe ne kadar yardım ettiği!! 
"Ülen gelmişsin 54 yaşına kendini daha yeni mi keşfediyorsun" diyecek olursanız. Size, “Aynen öyle!” diye cevap veririm. Bu konudaki en büyük keşfim, ne kadar sabırlı olduğum? Oysa ben tam tersini sanırdım. 
Şimdi sözü bir kenara bırakıp sizi el emeği göz nuru keçelerimle baş başa bırakıyorum. 
Huzurlarınızdaaa bardak altlıklarııımmm:)))))

Mini Mouse'lar

0 yorum Harika bir şey yaptım


Kader bazen insanın önüne öyle güzel yollar çıkartıyor ki. 
İş, o yolu yol bilip yürümekte:)

48 yaşımdan sonra aldığım Sera Teknikeri diploması duvarları süslemekle kalmasın, bari bir işe de yarasın diyerek Balçova Rotary Klübünün desteğiyle Karşıyaka Zihinsel Engelliler Okulunda (İzmir İş Eğitim Merkezi, Karşıyaka İş Okulu) sera kurmaya niyetlendim. 
İşte bu serüvenin hikayesi var aşağıdaki satırlarda.

Hayal etmekten
vazgeçmeyen çocuklarımız için bir sera masalı..




1 yorum Miami'ye bir ikiii!:)





Yıllarca hayalini kurup çıktığımız geziden döndük. Döndük dönmesine de, hatıralarımızı size anlatmak için yaptığım hazırlık seyahatten uzun sürdü iyi mi?:)
20 günü gemide, 4 günü Miami’de, yok aktarmasıydı, yok saat farkıydı derken, eve dönüşün 28 günü bulduğu bu seyahati anlatması da uzun olacak gibi görünüyor.
Olsun ben de parti parti anlatırım, hem daha heyecanlı olur:)
Öyle çok fotoğraf çekmişiz ki. Rüştü’nün (bilmeyenler için; kendisi eşim olur) çektikleri, benimkiler derken tuttuğum günlükle resimleri eşleştirmek hayli eğlenceli oldu. Sanki her şeyi yeni baştan bir kez daha yaşadım.
30 Ekim 2013 te çıktık İstanbul’dan. 19 Kasım’da da Miami’ye vardık.  

Eğer hazırsanız bu partide İstanbul- Dubrovnik - Venedik bölümünü anlatacağım.

Amaaa! Kaptanın seyir defterini açmadan önce taa! Amerika’lara gideceğimiz gemimiz Divina  hakkında bazı bilgiler vermek istiyorum.