0 yorum MALTA

kecelerikacir.sopsy.com


Osmanlı'nın alamadığı Malta'dayız





3 kasım 2013 Pazar saat 12.45

Rüştücüm Candy Crush’ı elinden bırakabilirse yemeğe gideceğiz.. onu beklerken keçelerimi aldım elime. Meleklerimi yapıyorum, hey millet bu melekler Avrupa, okyanus neyim gördü bilesiniz:)



14.15 hafif bir öğle yemeğinden sonra tekrar odadayım…daha önce de dedim ya 14.kattaki faaliyetleri pek beğenmedim…amaçsızca dolaşmaktansa kamarada olmayı daha çok seviyorum.

Ki odamın manzarası böyle..
Kulağımda müzik viskimi yudumlayıp ( evet gemide böyle öğlenden de başlanabiliyor:) keyif yapıyor, sevdiklerimi düşünüyorum. 


Böyle güzel bir gezide olduğumuz için şükrediyorum içimden .
Birazdan İtalya’nın yani çizmenin topuğundan geçeceğiz. Odadaki televizyondan konumumuzu inceliyoruz…..Bizim odamız Yunanistan tarafına bakıyor..geminin sol tarafındayız, burada kara yok..görünmüyor..okyanusa gelmeden sonsuzluk hissini buralarda yaşamaya başladık bile…
Gözlerim dolu dolu..kızımı çok özledim..ilk kez bu kadar ayrı kalıyoruz birbirimizden..:((
Kendimi oyalamam lazım:) büyük bir keyifle keçelerimi tekrar alıyorum elime.


4 kasım pazartesi , sabahın ilk ışıklarıyla girdik Malta’ya …









Tarihi yapısı çok güzel Valetta'nın..hele kale içi tabir edilen bölge harika…Malta'da çoğu bina taşa oyulmuş…taşı bizim Çeşme taşı gibi yumuşak…



bu sebeple çabuk hacim kaybediyor ve tabii ki hep onarım var. Limandan kale içine çıkmak için bir asansöre bindik..dev gibi yüksek bir şey..tabii o arada bütün limanı da seyretmiş olduk..













şehrin kuşatması sırasında gösterdiği cesaret ve başarıdan dolayı şehre onun adını vermişler. Jean Parisot De La Valetta .






Binaların hemen hepsi eski ve cumbalı..evlerin cumbalarına bayıldım….kendim bayılmakla kalmayıp sizi de bayıltmaya karar verdim:)




























Amma çok cumba fotoğrafı çekmişim demi. Siz bir de kapıları görün:)

















klasik Kale İçi mevkiini gezdikten sonra 'Hop on hop of 'otobüs turu aldık…ve adanın içlerine gezmeye çıktık…


















 Çok mutlu olmadım bu geziden , çektiğim fotoğraflar her ne kadar güzel ve estetik dursa da , iç taraflar turistlere gösterilen kısımlar gibi değil daha fakir ve biraz da pis…ve ne yazık ki iç kesimlerde şehrin ana dokusu pek korunmamış, betonlaşma çoğalmış..
Biliyor musunuz Malta’ya ait spesifik bir hatıra eşya yok….ne ilginç değil mi…gemiye binmeden önce kıyıdaki küçük hediyelik eşyacılardan şövalye magnet alabildim ancak..Onca saat gezdik hakiki bir şövalye göremedim:) İnsan o kılığa sokar da ortada dolaştırır falan demi…ama yoktu işte:





Gemiye kurtlar gibi aç döndük…sabah 09.00 gibi çıkmıştık,13.30 gibi de geri döndük….Az gibi görünüyor ama bol bol yetti Valetta’ya….

İlk günlerde cazip gelen bir sürü yemek artık sıradanlaştı…Karı koca sebze peşinde koşar olduk…ama domuzumuzu da hiiçç ihmal etmiyoruz:) Sabah kahvaltısında bacon’la başlayıp öğle ve akşam bol bol yiyoruz tövbe Yarabbim:)
Buradaki bir kadın(Türk) o yediğiniz domuz biliyorsunuz değil mi diye sordu..Kendi de yiyordu bu arada…tabii ki biliyoruz dedik….Aslında Ayy! ciddi mi söylüyorsunuz deyip ağzımdakini peçeteye çıkartıp kadını tatmin etmek vardı ya niyysseee!!
Saat 17.00 deki  esneme ve aerobik zamanına kadar biraz yatıp dinlenme zamanı. Bira uyku mu yaptı ne?:))
17.00 deki aerobik falan yalan oldu tabii ki..İzmir’e bir dombili olarak dönücem kiii…eyvah eyvaahhh:))


Gemideki akşam yemekleri başlı başına bir seramoni:) iki ayrı oturumda gidiliyor restoranlara  Biz 2. oturumdayız.Yani 20.30 da yiyoruz.

Beyler rakılarını katiyen ihmal etmiyor. Yanına beyaz peynir, kavun, zeytin falan da getirtince pes dedik:)









Sevgili Münire ve Atilla Koçanaoğulları çifti

Sevgili Pervin ve İbrahim Balıklı çifti

Neredeyse her gece yemekten önce 19.00 da  muhteşem Showlar izlediğimiz Panteon  salonuna gidiyoruz…




Panteon’daki gösteriden sonra Bingo oynadık 185 $ kazandım, YUPPPİİİİ:)



Tiyatrodan çıktıktan sonra tekerlekli sandalyede genç bir adam gördük…yanında da eğitimli harika bir Golden Retriever. Gemiye hayvan alınmıyor sanıyordum!:))) Sanırım özel durumlar hariç. 
Gemide Down Sendromlu, ve bedensel engelli bir sürü insan var. Çok genç ve güzel bir kadının bir bacağı kalçadan yoktu, tekerlekli sandalyeyle katılmış geziye, hiç de üzgün ve sıkılgan görünmüyordu. 
Gemide engelli görmeye alıştım ama bir tanesi vardı ki pes dedim resmen. Adamın gözleri görmüyor arkadaşlar, elini karısının omzuna koyup öyle geziyordu gemide. İnsanların hastalıklarına aldırmayıp böyle gezilere katılıyor oluşları beni çok derinden etkiledi. Biz olsak utanır sokağa çıkamayız, hoş ülkemizde engellilerin sokağa çıkmaları fiziki şartlar yüzünden de zor zaten ya:(
Demek ki neymiş?  İnsanın içinde yaşama arzusu olduktan sonra hiçbir engel kendisine engel değilmiş, Gerçek engel insanın kafasında ve ruhunda kendi kendine yarattığıymış. 
Gemimizde yaş grubu oldukça yüksek…çok ciddi yaşlılar var hatta korkarım ki bu onların son yolculuğu olabilir.  O derece yani:))
Ama gemi yönetimi hasta ve yaşlı insanları oyalayacak faaliyetler de düşünmüştü:)



Saat  00.40 Şu anda Tunus açıklarında seyrediyoruz…ve rüzgar 60 knot yani çok rüzgar var..ve gemi ciddi sallanıyor…(korkma Pelin’cim tembihlediğin gibi sıkı sıkı tutunuyoruz:))
Akdeniz sıkı salladı dün gece hiç uyumadım, şimşek fırtına yağmur, çok dalga vardı…Senaryoları yazdım durdum sabaha kadar:)





5 kasım Salı saat 12.30
Kaptanın seyir defterinde hala fırtına var ama ne fırtın ne fırtın. Yanımızdan koca koca tankerler, şilepler geçiyor ve hepsi bir batıp bir çıkıyorlar. Bizim gemi de az sallanmıyor hani. Genelde her sabah 14. katta yürüyüş yapar yolcular, bu sabah bomboş ortalık. O da ne? Saftik Japon’un biri fırtınaya rağmen yürüyor. Hani kelli felli bir tip olsa neyse, ülen senin etin ne budun ne? Fıyt diye uçup gitse kimsenin haberi bile olmayacak:))
Kat görevlimiz Endy’le sohpe ettik biraz. Honduras’lıymış. Personelin çoğu oralı zaten.(Honduras, Orta Amerika’da)  21 yaşında bizim oğlan evli, bir yaşında da kızı varmış. 3 yıldır gemilerde çalışıyormuş garibim..9 ay çalışıp 3 ay gidiyormuş evine.

Saat 17.00 Cezayir açıklarında Malaga'ya doğru yol alıyoruz ama hava koşulları kötü, hiç görüş yok. Odadaki televizyonda gemi içi yayından öğreniyoruz yerimizi.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder